Bugün dersimiz ATATÜRK’ tü. O’nu anlattım çocuklarıma. iki şiir okutup tamamdır demek yerine anılarını anlatıp fotoğraflarını gösterdim hepsine. Ağlamadım ağlamadım. Hayatını ezberletmedim hiç birine. Sadece hissedin dedim. TÜM İNSANLARDA olması gereken birçok özelliğin (doða sevgisi, insan sevgisi, millet ve vatan sevgisi, dürüstlük, hoşgörü, alçak gönüllülük ve yazamadığım niceleri) belki de sadece onda toplandığını anlattım gururla biraz da içim burkularak.
Sevdiði türküleri dinlettim Mustafa Kemal’in, eşlik ettim ben de. Hepsinin gözü
O’ndaydı. Zaman zaman şaşkın, zaman zaman neşeyle. Hepsi O’na ATATÜRK’ÜMÜZ diye hitap etti bugün. En çok merak ettikleri ise savaş meydanlarında kaç kere vurulduğuydu, atı Sakarya’nın Atatürk’ten önce mi sonra mı öldüğüydü, Ülkü Hanımla nasıl oyun oynadığıydı.
Uzun uzun salýncakta sallanırken çekilmiş resmine baktılar.
Çünkü O farklıydı. Bir lider, bir komutan nasıl olur da çocuklar gibi salıncakta sallanırdı. Ama ATATÜRK’tü. Çocukla çocuk olabilen, içi çocuk sevgisiyle dolu Paşa’ydı.
Başöðretmenimi saygıyla anıp gururla ondan bahsettim bugün. Yas günü değil bugün onu anma ve anlatma günü. Çok şanslı bir milletin Atatürkçü bir eğitim neferi olabilmeyi O’na borçluyum.
Çok şanslı bir milletiz hem de çok..
Bade Demirbağ
10.11.11